Special Theory of Relativity

karıncalar hayvanlar alemini ikiye ayırmış;
aslan, kaplan, timsah gibi uysal ve sevecen hayvanlar, tavuk, hindi, güvercin gibi vahşi ve yırtıcı hayvanlar...

5/25/2009

köyden kareler







5/21/2009

hah :)


bunun üzerine bir tez yazacağım kafaya koydum:)
Bir kaç yıllık çalışma gerektiriyor sanırım ?!

hastayım hasta canım ister pasta


Hasta ediyor bu ülke beni hasta !
Bir de İzmir'in havasına dengesiz derler, orası kafayı üşütmeye sebep olmuyor en azından.
Çıldırıcam bu ne ya.
Güneş gözlüğünü takıyorsun hoooppp bir anda bir bulut gelip güneşi kapatıyor. Yetmezmiş gibi yağmur bastırıyor. Sen gözlüğünü çıkarıp çantadan şemsiyeyi bulup açana kadar o bulut çoktaann gitmiş oluyor. Üstelik mal gibi bir elinde şemsiye diğer elinde gözlük sırılsıklam bir şekilde kalakalıyorsun.
Al sana g.te giren şemsiyenin açılamamasının sebebi ve anlatılmaz hafifliği !

5/19/2009

ignorance is bliss




Eveeeetttt !!!!!!!!
Bir krize daha sebep olan günü atlatmış olmanın mutluluğunu yaşamaktayım.
Sınıfımı çok seviyorum. Birbirinden tatlı, şirin sevecen insanlarla dolu. Kendisine yaşını sorduğumda “kime göre?” diye cevap veren Koreli, clublerde fink atabilmek için ikimizin de esmer olmasından faydalanıp,yaşı tutmadığı için sürekli benim ehliyetimi isteyen bir Azerbeycanlı, konuştuğu süre zarfında çıkıp city centre’ı dolanabileceğim ve dönüp geldiğimde onu hala aynı konuda cümle kurmaya çalışırken bulabileceğim, küçük basık suratlı bir Çinli, ne idüğü belirsiz bir Colombialı veeeee canım kadim dostlarım, dindaş arkadaşlarım dört müslüman. İkisi Libya’dan diğer ikisi ise South Arabia. Biri benden kısa boylu sürekli gülen, o da konuşmalarının arasına uzuuuuunnn reklamlar alan bir arkadaşımız. Bazen o konuşurken sessiz film oynuyormuş havasında kelimeleri tahmin etmeye başlıyoruz. O da no no diye yönlendiriyor bizi sağolsun. Hiç anlayamadık aslında ne demek istediğini. Sadece bir gün yaşını sorma gafletinde bulundum. Herkes benden küçük ya! Peh dedim kaç yaşındasın sen? İlk defa o gün düzgün cümle kurdu ama ben hala yanlış anlamış olma ihtimalimi seviyorum (nasıl bir cümle bu ya?) 28 yaşındaymış ve 8 aylık bir kızı varmış. Ulan ne biçim babasın siktir git ülkene be çocuk! Abdullah var bi de sessiz sakin,usturuplu terbiyeli allah için lafım yok. Alaaddin nasıl bi müslümansa ortam çocuğu, alkolümü de içerim Cuma namazına da giderim, fıranzız sevgili yapıp ortalıkta sevişirim kimse benim dinime karışamaz havasında... Eyvallah biladerr.
Amaaaaaaaa........ ama sen baydın be MAHMUD ! Bak düşününce bile cinlerim tepeme çıkıyor. Bu ne geri-zekalılık, bu ne dangalaklık, bu ne aptallık, 0,0001 gram da mı yok beyin evladım sende?? İnsanı dine sokmak değil dinden imandan çıkarırsın sen.
Arkadaşımız peygamber mübarek, müslümanlığın öncüsü. 20dk.lık molalarda bilgisayardan Kur-an (ulan küçük harfle yazdım hepsini çarpılırmıyım acaba,bari bunu düzgün yaziiimm.) (ulan mahmud) (ne diyordum ki acaba?)
Ha.. okuyan (hadi sıkıysa bul cumlenin başını) , sabah sınıfa girdiğimde bilgisayarından ilahi dinleten millete, insanlara islamın nasıl olduğunu falan ingilizce olarak açıklayan broşürler dağıtan hatta namaza entarisini giyip giden böyle bir adamımız.(hadi traditiondur sonuncusuna pek girişmicem)
Ama sınıfta kızları etkilemeye çalışmak için hocaya BEYİNSİZCE sorular sorma mahmuuuddd ! fenalık geldi hepimize görmüyor musun? Soruyu sorduktan sonra ise, nasıl soru ama edasıyla sınıftaki kızların gözünün içine içine bakma, konuşurken ellerini quotation marks yapar gibi matah bi bokmuşçasına kullanma, her gün aynı çorabı giyme, sabahları soğanlı yumurta YEME !?!?!?! (e bütün sınıf kokuyor ulan)


her müslümana (özellikle bana!) sen de domuz eti yemiyorsun dimi ehi diye abbuk sabbuk sorular sorma,üzülürsün bak ! yiyorum lan bayıla bayıla hem de. Çok şey kaçırıyorsun Mahmud ! bak sen de ye hem belli ki bi beslenme bozukluğu söz konusu, mental bir problemin var............ bi siktir git Mahmut yaaa...ühüüüüüü



Bugün yine sayısız dersi böldüğü zamanların birinde,
“Does we have in ayleds the same? “ ????????
Teacher: “...................sorry?”
“tekrar aynı soru”
3. denemeden sonra hocadan gelen cevap “hay dilini eşşek arısı soksun” niteliğinde
“what kind of a course are you attending NOWW MAHMUD?”
“???” mahmudun anlama güçlüğü çektiği dakikalardan sonra gelen cevap
“ayleds ?”
Allah seni deneme aşamasında yaratmış Mahmut ! sen maymundan dönüp gelene kadar biz seni çekecez mecbur!
Acaba IELTS (mahmud) için İzmir’imde kalsam daha mı iyi olacaktı? Hayır IELTS sınıfına bak sanırsın primary school sınavına giricez.
İlk iki saat mahmudu çekiyoruuuzzz sonra yetmezmiş gibi hepimizi aynı speaking&listening sınıfına vermişler.
Son elli dakika buyrun hediyesi Mahmudla birlikte.
Bugünkü muhteşem konumuz, verilen kağıttaki hangi inventionlar size göre iyi hangileri kötü.
Gerizekalı s.kilmiş g.tün davası olmaz demişler size gelmedi mi o laf? Olan olmuş sana ne?? Ya da bana ne??
Neyse söylüyorsun, light bulb. Yazık Edison çalışmış o kadar bari Nobel ödülünü biz verelim.
Yetmiyor karıya, neden diyerleri değilmiş? Az kaldı küfredicem git başımdan seç dedin seçtik, kenarımın teacherı ! fizikçi çizgimden kaydırma beni.......(noluyo ya tv de pek izlemem ben?)
Bir dakika, mahmud beyin seçimi ve yorumu.
En kötü inventionlar arasında landmine ve nuclear weapon var. Herkes mersine bu dangalak tersine ladmine ı seçti gerzek. Hoca da “SAKINNN HOCAAA” bakışlarımıza aldırış etmeden “neden” sorusunu patlatı verdi.
Ve mahmudun güzide nedeni :
Nuclear weapon böle füzeymiş böle ondan kaçabilirmişsin ama landmine dan kaçamazmışsın !??!!
WHAT THE FUCK IS GOIN’ ON WITH YOU???
Tamam baştan alalım Mahmud, toz bulutuyduk falan da yemez sana... yaş kaç ablacım?
Ulan Oppenheimer’ın Einstein’ın kemikleri sızlayacak, el insaf olum. Hiroşima’dakiler gerizekalıydı o yüzden geberdiler dimi mahmud? Ben nasıl yani, neyden kaçıyorsun arı mı bu derken karıda pardon hocada durumu anlamış olacak ki zamanımız doldu hadi size iiigünleeerr dedi kaçtı. Hevesim kursaamda kaldı bi azına sıçaydım da rahatlayaydım ya.


Sınıftan çıkarken birini esir almış hala kaçarsın diye idda ediyordu. Bir salcaksın orda insani atom bombasını en güzel experiment ve de experience olcak adama bakalım nereye kaçıyorsun zibidi! Ulan boşuna mı fizik okudum ben dangalak !
İşte bu yüzden her sabah can atıyorum bir an önce derse gidebilmek için. Hatta abartıp öyle bir atıyorum ki canımı uyanamıyorum bile, hep geç kalıyorum.




dayanamicam, atom bombası bi tarafına girsin olum!


5/11/2009

Cheers !


Bugün çok zorlandım ağlama eylemimi durdurmaya çalışırken. Soğuğum, huysuz bir insanım ben. Hatta ukala bile diyorlar uzaktan. Öyle olsun, self-defence denen şey benimkisi. Bugünkü gibi olmamak için. Hoşlanmıyorum daha önce de dediğim gibi herşeye gülen bırbır konuşan insanlardan. Günlük hayatını Recep İvedik replikleriyle geçiren insanlardan... ve bu yüzdendir ki her yaş gurubuna ayak uyduramam ben, kendi dönemim bile zorluyor beni.
Yaklaşık bir ay önce iki sevimli kız girdi hayatıma. Bıcır bıcır, konuşkan, hele bir tanesi sürekli kahkahalar atarak konuşuyordu. Zaten aynı dili konuşmuyoruz, aksanlar da farklı bari gülme! Bir bok anlamıyorum ki? Diğeri ondan bir yaş kadar küçük (18) fakat daha olgundu... tabii “daha” ne kadar sen düşün. İki farklı dilde konuşabilecek olmanın faydalarını düşünerek biraz daha samimi oldum onlarla. İşin aslı son gün konuşurken hiç birimiz hatırlayamadık tam olarak nasıl iletişim kurduk da samimi olduk... Hep böyle olmaz mıydı?
Zamanla derslerde yanyana oturmalar, pair work ler almanca ingilizce karışık, ders aralarında kahve içmeler, dersten sonra yemek, alışveriş.... Bir süre sonra onlara ayak uydurabildiğimi fark ettim. Bitmek bilmeyen enerjileri, bir aydır burada konuşacak pek insan olmamasından yakınan beni de oradan oraya sürükler oldu.
Gece hayatından hoşlanmayıp çıktığım gecelerde barın kenarında içkimin bitmesini beklerken, onlarla çıktığımda nasılsa eğlenir buluyordum kendimi. Bir süre sonra sürekli gülerek konuşmasını artık hiç fark etmediğimi fark ettim.
Hiç unutmuyorum bir gün sabah heyecanla yanıma gelerek “dün bilmemkim bana sen buraya ablanla mı geldin diye sordu” dedi. Tabii sabah sabah ne enerji bu yine be kızım diye içimden söylenerek “eee?” dedim. o da anlamadığımı fark edip, “seni ablam sanmış, çok benziyormuşuz biz” dedi. Her sabah küfrederek kalktığım ve full negatif enerjiyle dolu olduğum o gün anladım neden aslında herkesten kaçarken vaktimi onlarla geçirdiğimi. Benim de gülmekten hiç yorulmadığım, oradan oraya koşturduğum, hayatta herşey, her zaman, mükemmel olacak diye düşündüğüm günlerim olmuştu. Hayatın hep o evresinde kalmak istediğim.... Şimdi onlar o evreyi yaşıyorlardı. Ve ne mutlu ki bir aylığına da olsa ben de o özlediğim günlere döndüm. Umarsız, sorunsuz, dertsiz tasasız (bu iki kelime niye birlikte hep? Collocation gibi) Her hafta olan student-house party’sine onlarla gittim ilk defa. Kendi kendilerine bu Cuma fancy dress party yapalım demiş öğrenciler, adı da “Pirates of Caribbean” ??
Hadi len bi zibidi kılığına girmediğim kalmıştı işim olmaz. Normal giyinir giderim. Yaş kemale ermiş çoluk cocukla bir mi olucam. Bizim bıcırıklar tutturdu napıcaz nasıl Pirate olucaz..... Dedim gelin var bir yer kostümler satılan bir dükkan, gidelim bakın ordan. O kadar tatlılardı ki, sürekli “bu nasıl bu nasıl” diye üstlerine başlarına geçirmedikleri şey kalmadı. Gülmeleri hoşuma gidiyordu artık. Benim de içimde saklı kalan “maske” fanatikliğim ortaya çıktı bir anda, duvarda asılı olan maskelerden bir kaçını denerken, yakalandım. Öyle çok konuşuyorlardı ki, ben kendi dilimde bu kadar konuşmazken, ağzım açık dinliyordum onları. Sonuç, düşük çenelerine dayanamadım. Bana çok yakıştığını düşündükleri cat-woman misali maskeyle Pirate Party’sine gittim.... Delirmek böyle bişey olsa gerekti. Yol boyunca o maskeyle yürüdüm! “Abla” olarak kabul görülmüştüm. Ben de yalnız büyüdüğüm için hoşuma gitmişti sanırım. Sonra yapılan alış verişlerde, gece çıkarken giyilecek kıyafetlerde son sözü söyleyecek kişi oldum. Zordu bazen uğraşmak, bir tane değil ki anasını satiim, her biri de 3 kişilik enerjiye sahip. Bünyem altüst oldu. Sakin sakin kendi dünyamda yaşıyordum ben. Bir gün yine dışarı çıkacağız, son dakika mesaj attılar “hemen gel sorunumuz var” diye. Bizim bacaksızlardan biri hangi ara becerdiyse Colombia’lı çocukla işi pişirmiş, fakat bu çocuğun aynı ortamdan kırıştırdığı başka kız varmış. Kız galiba öğrenmiş. “napıcam ben şimdi,benim haberim yoktu kızdan, sen kızla konuşsan olmaz mı” vs.... Hadii dedim gel de akıl ver. Boku yerken bana sordun çünkü şimdi temizliğini ben yapıcam? Sizin yaşayacağınız ilişki anca bu kadar olur zaten. Zibidiler. Aynı ortama gidicez diye baktım kız yusuf yusuf. Dedim koy g.tüne rahvan gitsin.(bunun ingilizcesi olsa ne güzel olur) Son bir haftan kalmış madem bak eğlenmene geç. Erkekler de böyledir bunu da aklına sok!! Ben akıl verme kısmına yarıyorum ne acı.

Ye, iç, gez, iç, toz, iç, gül, iç, gül, gül, iç...... Bünye şu an içten dönmüş şapşal şapşal bana bakıyo. “Hayırdır lan sen bizi genç sandın galiba, bu kadar alkol sigara,uykusuzluk, komiklik falan. Kırmızı alarm verdirtme bize artık bi kendine gel.” Haa diğerinin Brazil’ini de unutmak ne mümkün. Yine bağıra bağıra gelip “beni öptü beni öptü (garip efektler) he is so hot!! ” yuh !! hayır bir öpüşmeyi öyle bir anlattı ki, insanın neredeyse canı çekiyor. Dedim iyi şanslısın o zaman. Cevaba bak : ben nasılsa gidicem benden sonra sen alırsın (kakarakikiri) OHA ! Ulan sen benim kardeşim olsan evire çevire döverdim seni. Nedir bu bana karşı yogun sevgi, ya da nedir bu rahatlık?

Neyse, uykum geldi. Onların yarın sınavı var burdan çok uzakta. Umarım iyi geçer. Benimse yine aynı gitmem gereken bir dersim var, onların olmadığı, sıkıcı. Tam olarak ne vardı sizde bilemedim.

İçeride bir yerlere dokundunuz, ama tarifi zor, ben de bilmiyorum. Gün be gün duygularımı yitirirken, son sizi de ekledim. Hadi iyi çalışın derslerinize, daha üniversite var!

Belly dance ı da öğrendiler sayılır, benim kadar iyi olmasa da.

Siz bu enerjiyle Ağustosta Türkiye’ye gelip başıma bela olmaya devam edersiniz kesin. (umarım)

Gute Nacht und Schlaf Schön meine Engelchen.

5/06/2009

Attracttım Attracttın Attractlar ...


Gravitation cannot be held responsible for people falling in love. How on earth can you explain in terms of chemistry and physics so important a biological phenomenon as first love? Put your hand on a stove for a minute and it seems like an hour. Sit with that special girl for an hour and it seems like a minute. That's relativity.

5/03/2009

Bir Fizikçinin Hazin Sonu

















Her eczanede var mı?

Mental Alienation




Yazdığım yazılar okumaktan nefret ediyorum. Yazmaktan, yazamamaktan, yazamasam da yazmaktan nefret ediyorum. Sözlü sınavlara girip gereksiz konuşmalar yapmak zorunda olmaktan nefret ediyorum. Dışarıda tuvalete girmek zorunda kalmaktan nefret ediyorum.Saatlerce oturup vıcık vıcık konuşan, içi boş, cıvık, avare ve kaba insanlardan nefret ediyorum. Pis insanlardan, tozlu kirli ortamlardan da nefret ediyorum.Ait olmadığım yerlerde bulunmaktan, hiçbir yere ait olmamaktan, geçmişe dönük oturmaktan, geleceğe de dönük oturmaktan, ikisinin ortasında oturup kalmaktan nefret ediyorum. kıpırdayamamaktan, hiçbir yere gidememekten....Yalnız kalmak istemediğim zamanlarda yalnız kalmaktan nefret ediyorum. Soğuktan, üşümekten....Kimseden de haz etmiyorum artık.
Gıcığım hepinize gıcık !!